Daha öncede söylediğimiz ve hep söyleyeceğimiz gibi bir evcil hayvan ile yola çıkmadan önce bu birlikteliğinizin uzun soluklu olacağını bilmek oldukça önemlidir. Ortalama 12-15 sene sürecek olan yolculuğunuzda bazen kendinizi oldukça dipte, sanki bir daha hiçbir şekilde düzelmeyeceğini düşündüğünüz anlarda bulabileceğiniz gibi; bazen de çok mutlu, heyecanlı bir haber alıp sevinçten havalara uçacağınız anlar biriktireceksiniz. Fakat her türlü duyguyu yaşadığınız anlarınızda yanınızda sevimli dostunuzun olduğunu gördükçe, ortak diliniz sağlamlaştıkça daha da güçlendiğinizi hissedeceksiniz.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, evcil hayvanlarımızla özellikle köpeklerle kurduğumuz bağ hayatımızın ilk yıllarındaki temel bakım verenimiz -ki genellikle annemiz oluyor- ile kurduğumuz bağ kadar güçlü. Sosyal bir canlı olarak insan; gerek kendisi gerekse etrafıyla kurduğu ilişkilerle kendini var etmektedir. Yaşam boyu gelişim açısından, öğrenme ve değişim asla bitmez; kendini sürekli yeniler. Mizaç özellikleri, genetik temelden gelip aslında karakter gelişimini oldukça etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal bir canlı olarak hem bizler hem de hayvanlar açısından da çevrenin etkisi de oldukça önemlidir.
İnsan ve köpeklerin özellikle ilk yıllarındaki gelişim basamakları başta olmak üzere birbirine oldukça benzemektedir. Bireyselleşme ve bağımsızlaşma, tuvalet alışkanlığı, etkili sosyalleşme süreci, doğru davranışların oluşması ve oturması gibi çeşitli evreler her iki canlının hayatını devam ettirmesi için oldukça önemli evrelerdir. Psikolojik iyi oluş düzeyi yüksek ve sağlam karakterli kişiliklere sahip olmak için her iki canlı içinde her bir evrenin temelinin iyi oturmuş olması beklenmektedir.
Psikolojik iyi oluş kuramı, olumlu işlevde bulunan insanın özelliklerini inceleyen kuramların bir birleşimi durumundadır (Özen, 2010). Psikolojik iyi oluşun önemini aşağıdaki maddelerde daha net anlaşılabilir:
- Olumlu duygu ve davranışlar bireyin sosyal yaşamında başarılı ilişkilere sahip, duygu durumunun iyi olduğunu belirtirken; olumsuz duyguları yoğun yaşayanların da öznel iyi oluş durumlarının ve benlik algılarının düşük olduğunu gösterdiğini söylemek mümkündür (Bushi, 2016).
- Kendimizle kurduğumuz ilişki, dış dünya (insan-hayvan-doğa) ile kurduğumuz ilişkinin temelini oluşturmaktadır. Köpeklerin başkalarıyla iletişim kurması büyük ölçüde; mimiksel (görsel) –beden dili-, akustik (sessel) –havlama ve uluma- ya da olfaktorik (kokuyla) –işaretleme- ifadelerle gerçekleşir. Bu nedenle köpeklerle ilk karşılamamız başta olmak üzere, bir arada bulunduğumuz anlarda iletişim ve beden dilini anlamak için dikkat etmemiz, odaklanmamız gerekenler; göz, kulak, kuyruk ve beden (postur) duruşu olacaktır.
Yoğun kaygı ve stres yaşayan köpeklerde gözlemlenen beden dili aşağıdaki gibi sıralanmıştır:
- Esneme, göz beyazının büyümesi, burnunu yalama
- Arkasını dönüp oturma,
- Kulakları geriye yatırma, kafasını çevirme
- Kuyruğunu bacak arasına alma,
- Kızgın, sert şekilde bakma,
- Hırlama,
- Isırmaya çalışma, tutma,
Isırma
Dr. Kendal Shepherd (2004) tarafından yayınlanan ‘Agresyon Merdiveni’nde görebileceğimiz üzere, köpeklerin ısırma davranışı aslında yaptıkları en son uyarı olarak belirtilmektedir. Köpek rahatsız olduğunu gözleri, kulakları, kuyruk ve genel duruşları ile belli etmesine rağmen, beden dillerini doğru okuyamadığımız veya bir bütün olarak değerlendiremediğimiz zamanlarda, üzücü sonuçlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olacaktır.
Köpeklerimizle etkili iletişim kurmanın ve onları anlamanın yollarını özetleyecek olursak;
İlk kez göreceğimiz bir köpeğe dokunmadan önce bizi koklamasına izin vermeliyiz. Doğrudan gözlerine bakmamalıyız, bunu tehdit olarak algılayabilir. Yavaş ve sakince çenesinin altından ya da omzundan sevebiliriz. Bir köpeğin üstüne koşarak gitmemeliyiz. Hırlayan, dişlerini gösteren, korkmuş ya da aşırı heyecanlanmış görünen bir köpeğe sakinleşene kadar yaklaşmamalıyız. Köpeklerin yanında çığlık atma veya koşma davranışlarından, onlarda kovalama isteği yaratabileceği için kaçınmalıyız. Onlarla sert oyunlar oynamamalı, tüylerini ya da kuyruklarını çekmemeliyiz. Eğer bir kafeste, bahçede, arabada köpek varsa, onun alanına elimizi sokmamalıyız. Bir yerde bağlı duran köpeğe yaklaşmamalıyız. Köpekler, bulundukları yeri koruyor olabilirler, aklımızda tutmalıyız. Yemek yiyen ya da uyuyan köpekleri rahatsız etmemeliyiz. Bir köpeğe arkadan sessizce yaklaşmak onu korkutabilir, bizi gördüğünden emin olmalıyız.
Karşısındaki insanı olduğu gibi kabul eden, dış görünüşüyle asla ilgilenmeyen köpeklerle ortak dili sağlam temele oturtarak birlikte yol almak her iki taraf için de oldukça pozitif katkı sağlamaktadır.
Hayvan sahiplenmenin ve bakmanın pek çok yararı olmasına karşın, evcil hayvanla evinizi ve hayatınızı paylaşmaya başlamadan önce; bireysel olarak psikolojik iyi oluş ve psikolojik sağlamlığınız hakkında bilgi sahibi olmanız, bir psikolog eşliğinde farkındalık kazanmanız önemlidir. Bu hem sizin hem patili dostunuzun hem de aranızdaki bağın güçlü olması adına atacağınız çok değerli bir adım olacaktır.
Nasıl ki ebeveyn olmadan önce bebek/çocuk kitapları okuyor, onlar hakkında bilgi sahibi olmaya çalışıyorsak aynısı bir kedi veya köpekle birlikte yaşamadan yapmamız gereken bir davranış, almamız gereken sorumluluk olduğunu akılda tutmamız değerlidir.
Canlı olarak hayatta kalmak ve yolumuzu çizmek için kullandığımız temel içgüdülerimiz vardır: Savaş ve kaç. Agresyon ve kaygının temeli de burada yatmaktadır. İhtiyaçları karşılanmamış veya doyuma ulaşmamış çocuk ile hayvan (kedi/köpek) birbirinden çok da farklı değiller. Sürekli sevilme ihtiyacından dolayı kaygılanan ve fedakârlık yapan çocuğun yetişkinlik döneminde sevilmek için neler yapabileceğini hep birlikte bir düşünelim. Başka bir örnek vermek gerekirse; terk edilme korkusuyla büyüyen bir çocuk terk edilmeme üzerine neleri feda edebilir? Aynı döngüler evcil hayvanlarımız için de geçerli; aşırı fedakarlık, telafi etme/görmezden gelme, obsesif/takıntılı davranışlar, kaygı…
Birey, psikolojik olarak birtakım zorluklar yaşıyorsa eğer, evcil hayvan sahiplenmeden önce o zorluklarının üstesinden gelebilmeli, çaba gösterebilmeli.… Bu neden önemli biliyor musunuz? Çünkü hem kendini, hem karşısındakini daha iyi anlayabilmek için, daha sağlıklı iletişim kurabilmek için, daha da fark ederek o ilişkide olabilmek için, ortak anları daha da kapsayıcı ve güçlü sahiplenebilmek için, önceden deneyimlediği travmaları birlikte yaşayacağı hayvanın üzerinden göstermemek için… Evcil dostunuzla aranızdaki iletişimin temellerini sevgi ve saygı ile sağlamlaştırmanız dileğiyle…
Uzm. Psk. Aylin Eke Ocak 2022