Mart 2022 (33) Sayı Kapak Konuğumuz zarafetiyle ve bütün güzelliğiyle; Nefise Karatay

SÖYLEŞİ: GAMZE LİM
FOTOGRAFLAR: İPEK TOK

Türkiye güzeli, oyuncu ve sunucu sevgili Nefise Karatay’ın evine misafir olduk. Söyleşimizi yaparken kızı Maya’yla birlikte büyüyen kedileri Şaşut ve köpekleri Miro ile de harika bir zaman geçirdik.

Çok güçlü bir hayvanseversiniz. Nereden ve nasıl başlıyor bu?

Çocukluğumdan beri hayvanları çok severim. Bana kalsa evin içinde eşek de beslerim kuzu da beslerim inekte beslerim. Tam o kafadaydım küçükken. Onlar için de anneme ağlardım hangi hayvanı görsem bunu eve alalım bunu sevelim diye tuttururdum. Küçüklüğümden beri çok düşkündüm hayvanlara. Daha çok kediler ile başladı. Sokakta çok kedi var tabii. O zamanlar köpeklerden biraz çekiniyordum.

Kediniz Şaşut da sokaktan sahiplendiğiniz bir hayvan değil mi?

Hep sokaktan sahiplendik ilk kez Miro’yu aldık biz. Kızım Toy puddle istiyordu. Toy puddle bulmak da kolay değil zor bulunan bir hayvan bir de evde kedimiz olduğu için ona uyum sağlayacak bir köpek almak istedim. Toy puddle ların kedilerle arası çok iyi. Kedimin de huzurunun bozulmasını istemedim. Şaşut ‘u sahiplendiğimizde daha henüz çocuğumuz yoktu yani ilk çocuğumuz Şaşut. Sonra kızım Maya doğdu. O zaman Şasut bunalıma girmesin üzülmesin diye çok hassas davrandım. Yatak odasının kapısını hiç kapatmadım, yataktan göndermedim Maya’yla gerçekten kardeş gibi büyüdüler. Hatta eve ilk geldiğinde eşyalarını koklattık. Hiç unutmam eşim Yusuf bir eline mayayı bir eline Şaşut’u alarak “siz kardeşsiniz beraber büyüyeceksiniz. Birbirinizi tanıyın Şaşut kokla onu” dedi. Ve biz onu hep böyle alıştırdık. Maya ağladığında bizden önce Şaşut koşup bakardı. Ben çok önemsiyorum çocukların kediyle köpekle büyümesini. Fakat tabii kedi köpek bir arada çok zor. Şaşut için bir hayvana alışmak daha zor çünkü evin hep sahibi oydu. Maya geldiğinde bile ben üzülürse diyerek hep hassas davrandım. Bebeğin yanına yaklaşmasın diye bir tavırda bulunmadık aksine olduğu gibi hayatı devam ettirdik. Sevgi her şeyin ilacı. Şaşut onu çok sevdiğimizi biliyordu ve Maya doğduğunda hiç problem yaşamadan o dönemi atlattık. Keza Miro’yu aldıktan sonra da Şaşut’ta hiçbir depresyon ya da bunalım olmadı. Biraz şaşırdı bu hep burada mı kalacak gitmeyecek mi diye ama onun ilgisini azaltmadığınız sürece bir problem olmuyor. Şimdi köpeğimiz Miro’yla gayet güzel anlaşıyorlar.

Kesinlikle o aldığı sevgiyi vermeye devam etmek gerekiyor

Özellikle ayrı ayrı seviyorum. Bizimle beraber uyuyor. Miro çok küçük. Daha 6 aylık. Şu an tuvalet eğitimi var. Geceleri kafesinde uyuyor dolayısıyla. Şaşut ise 9 yaşında. Arada bazen minik yaramazlıklar yapıyorlar ama yemek vereceğim zaman, sizde gördünüz ikisi de geliyor ve sakin sakin yanımda oturup bekliyorlar. Birbirleriyle gayet güzel kaynaştılar.

Evet, gördüm dikkatimi çekti tüm konuşmalarımızı dinliyor ve anlıyorlar sanki

Hakikaten her şeyi anlıyorlar. Ağzı var dili yok. Söylediğiniz her kelimeyi cümleyi anlıyorlar. Özellikle Şaşut . Miro da verdiğimiz tüm komutları anlıyor. Zaten border coliden sonra en akıllı köpek cinsi olduğunu söylüyorlar toy puddel ların.

Çok güzel onlarla yaşam. Kızınızla da birlikte oyunları, geçirdikleri zaman hepsi çok değerli. Mayanın da ruhuna çok iyi gelen şeylerdir bunlar.. Avrupa’da biliyorsunuz her evde var. Sokaklarda hayvan yok ama herkesin evinde hayvanı var. Bir kere hayvanla bir eve doğduğunda çocuk astım olmuyor. Bir sürü alerjiye dayanıklı oluyor. Hatta var ise geçiyor.

Eşimin vardı gözü kapandı 2 kere Şaşutu sahiplendiğimizde. Çünkü kediyle hiç temas etmemiş hayatında, hep çekimser kalmış. Köpeği varmış daha önce. Ben şuna da çok sinir oluyorum; köpek severim kedi sevmem.. O ne o ağaç mı yani o da hayvan sonuçta.. Eşim de çok alışkın değilmiş kediye.. Fakat benimle beraberken kedilere olan çekimserliği kayboldu. Eski evinin önünde bir kedi gördüm onu biraz alıştırdım o da bir rahat çıktı evine girdi koltuğa oturdu falan içeri girer girmez. Ona yemek verelim bak işte su koyalım kapının önüne derken çok da şeker bir kediydi öyle öyle eşim de kedilere alıştı. Fakat eve Şaşut’u getirdiğimizde gözü kapandı. Ben de Veterinerimize sordum geçecek mi diye? Evet dedi bu bir alerjik durum üzerine gittikçe alerjiler geçiyor vücut tolere ediyor çünkü toksoplazması muhakkak ki düşük.

Benim zaten çok yüksekti hamile kaldığımda da bir süre dışkısını ellememeniz gerekiyor. Tüm bunlara dikkat etmek gerekiyor. O dönemde de yardımcımız ilgileniyordu sağ olsun.. Eşim ilgileniyordu.. Ama sevgisini hiç eksiltmedik Şaşut’un . Yusuf da çok ilgilidir çok merhametlidir onlara karşı kendi yemeden önce onları doyurur. Hakikaten o süreden sonra ne yapacağız sokağa mı atacağız biz bu hayvanı zaten ben onu bir Veterinerden evlat edindim çünkü kısırlaştırıldıktan sonra sokağa bırakılacaktı .. Ben bahçedeki kedileri alıp kısırlaştırmaya götürüyordum sonra da geri bırakıyordum o sırada tanıştım Şaşut’la. Veterinerde İnci hanım, İnci Güzel. Çok da tatlıdır. Anladı benim onu çok sevdiğimi gidip gelip seviyordum. Bir akşam eşim yokken kız arkadaşlarımla beraber karar verdik gidip alıcaz o kediyi diye.. Ben çok üzüldüm sokağa bırakılacak diye.. Çok da sokakta yapabilecek bir yapısı olan kedi değildi. Eşim Yusuf da bu süreçte alerji durumunu yendi. Şimdi hiçbir sıkıntısı yok. Toy puddler lar ise hipo alerjik. Astım hastasının bile evinde bulunabilir. Ayrıca tüyü de dökülmeyen bir cins. Bebek gibiler.

İyi ki varlar iyi ki hayatlarımızdalar. Bunu yaşamayan bilemez.

Evet, Maya çok şanslı hem kedisi hem köpeği var. Kardeş gibiler. Hakikaten sahiplenilmesi lazım. Ben alıpta sonra bırakanlara çok karşıyım bu travma hayvanların üzerinde hep kalıyor; etkisi çok kötü. O yüzden sahiplendiğiniz hayvana hayatı boyunca bakacağınızın bilincinde olmak gerekiyor. Bu çok büyük bir sorumluluk. Nasıl çocuk doğunca bırakamıyorsunuz bir hayvan için de durum aynı. O sizin evinize geldiğinde artık bir evladınız. Artık bunun yasalaşması gerekiyor.

Evet, şu aralar mahallelerden de topluyorlar. Hâlbuki onlar da mahallelerin birer sakinleri sonuç olarak.

Bulunduğumuz mahallelerin sakinleri kediler köpekler hayvanlardır esasında onların yaşam alanı.

Zaten yaşam alanları betonla kapatılmış durumda, zaten zorlu... Şehirleşmede tüm bunlara dikkat edilmesi ve özen gösterilmesi gerekiyor. Birde toplayıp barınaklara gönderiyorlar ya da alışkın olmadıkları ormanlık alanlara bırakıyorlar. Barınaklar tatil köyü gibi olsa tamam ama öyle değil çok ekrana yansımayan şeyler var barınaklarla ilgili; bu da içler acısı bir durum. Orada hapishaneye atılmış mahkum gibiler...

Toplama kampı gibi hiçbir farkı yok. Hitler zamanındaki toplama kamplarından ne farkları var ki..

Her canlının yaşama hak ve özgürlüğünü savunuyoruz. İnşallah umuyoruz ki daha güzel zamanlar görürüz.

Kedim kaybolduğunda sokaklarda onu ararken çöp tenekelerinin etrafında dışarlarda o kadar sefil ki o hayvanların hali, içler acısı, çok fena. Medeniyet sadece sosyalleşmeyle binalaşmayla olmuyor. O ülkenin hayvanlarının durumuna da bakmak gerekiyor insanlar kadar hayvanlarına nasıl baktıklarına da bakmak gerekiyor.

Biraz eskiye doğru gidelim. Daha 21 yaşınızda Türkiye güzeli seçildiniz. O deneyimi yaşamak nasıl bir histi? Şimdi yaşasanız neler olurdu? O duygular değişir miydi? O heyecanlar..

Evet, geleceğiniz değişiyor geçmişiniz değişiyor aslında geçmişe bakış açınız da değişiyor dolayısıyla. Ben çok geçmişte kalarak yaşamıyorum geçmişe takılarak yaşamıyorum; daha çok önüme bakıyorum ve içinde bulunduğum ana odaklanmaya çalışıyorum. Bu çok önemli tabii ki içinde bulunduğumuz an. Bunu yaşamamız gerekiyor. Geçmişe odaklı yada geleceğe kaygılı değil, geçmişe bunalımlı takıntılı değil... O yüzden içinde bulunduğumuz an çok önemli onun farkına varmak gerekli. İçinde bulunduğumuz andan da çok mutluyum ve huzurluyum. Aile olarak da iş olarak da . Neler yapıyorsunuz şu aralar?

İş dünyası programı sunuyorum teve2 de Pars medyanın yönetimi altında. Çok düzgün insanlarla çalışıyorum. Teve2 de çok sevdiğim bir kanal. Yıllardır ben Doğan medyada çalıştım şimdi Demirören medya oldu onlarla beraberim. İçinde bulunduğum programı çok seviyorum. Yaptığım işi seviyorum. Bunun dışında yine yaptığım ekstra işler var; sunuculuklar var. Oyunculuk yapıyorum. Ona çok vakit bulamıyorum çünkü çalışma şartları çok daha ağır. Çocuğum, ailem belli sorumluluklarım ve önceliklerim var. Maya’yı ben okula götürüyorum her sabah ve hep ben alıyorum. Bugün babası alacak. Onunla vakit geçirmeye çok özen gösteriyorum. Erken yaşta yapsaydım demiyorum çocuğu çünkü o zamanlar çok yoğun çalışıyordum ben de kocam da. Büyük ihtimalle bu kadar doya doya yaşayamayacaktık. Her sabah okula giderken bir kere mi of demez insan.. O kadar keyifli zamanlar geçiriyoruz ki. Çok mutluyum.

Pandemi dönemini daha çok kendimize dönerek geçirdik sağlığımızın kıymetini bilerek geçirdik. Ben ailemden 2 kişiyi kaybettim. O zaman daha aşılar çıkmamıştı. Çok üzücü ve yıpratıcı geçti bizim için. Elimizdekilerin kıymetini bilerek yaşamamız gerekiyor. Bunu bize hatırlattı doğa. Elinizdekilerin kıymetini bilin ve sahip çıkın onları tüketmeyin yok etmeyin dedi. Doğa biraz temizlendi. Arabalar evde durdu egzos dumanı olmadı hava temizlendi, deniz temizlendi. Aslında belli başlı almamız gereken dersler vardı. Pandeminin olumsuz getirileri kadar farkındalık açısından olumlu getirileri de oldu. Tabii ki can kaybı olduğu zaman insanın gözüne hiçbir şey gözükmüyor.. Onlar çok acı. İnşallah bir an önce bir gribe dönüşür de böyle atlatırız.

Evet gribe dönüşür gibi oldu da... Artık genel bir bağışıklık oluşuyor gibi.

Aşılar çok önemli. İnsanoğlunun zaten aşılar ve antibiyotikler ömrünü bu kadar uzatmış. Aşılara müteşekkiriz; yaptırmak gerekiyor. Bu pandemi; bireysel değil toplumsal hareket edilmesi gerekiyor.

Peki, Türkiye güzeli seçildiğiniz o dönemde aynı zamanda bir müzik programı da yapıyormuşsunuz. Müziğe bir ilginiz varmış. Müziğe olan ilginiz nereden geliyor?

Bir program hazırlıyordum number one tv de müziğe karşı söylemek olarak değil ama dinleme konusunda her zaman bir ilgim var çok severim. Türk sanat müziği çok severim babamdan kalmadır. Samime Sanay, Yaşar Özel, Metin Milli o dönem.. Hatta Maya’ya da dinletiyorum ara ara benden bir tını kalsın diye. İçinizdeki ses vardır ya, o çocukluğunuzun sesi. Bir çocukluk sesi kalsın diye… Tabii pek ona hitap etmiyor onu da anlıyorum ama Türk sanat müziği de insanın ruhunu ayrı okşayan müziktir. Geçmişe doğru düşündüğümde hep onlar gelir aklıma beni çocukluğuma götürür onların yeri ayrıdır. Büyük bir gramofonum vardı plaklarım vardı benim için çok özeldir o müzikler.

İyi bir dinleyici olmak da çok önemlidir. Ayrıcalıktır.

İnsanın ruhunu besler sanat. Sanatın her dalı. İnsanı büyüten, ruhunu besleyen bakış açısını değiştiren… Çok önemli! Sanatın tüm dallarını düşünecek olursak müzik, resim, sinema, tiyatro ayrı bir dünya..

Peki Nefise Karatay’ın hoşlandığı zamanını geçirmekten keyif aldığı başka hangi aktiviteler var.?

Sporu çok seviyorum. Ağırlık kaldırıyorum; fitness yapıyorum. Haftada 3 gün yapıyorum; 1 gün dinlendiriyorum vücudumu. Bu konuda uzman biriyle bir spor eğitmeni ile çalışıyorum. Her şey bir disiplin ve o disiplini bozmamak gerekiyor. Beslenme de öyle. Ben belki daha az yiyor olabilirim ama kondisyonum çok iyi. At bindim mesela dediler ki bacakların çok ağrıyacak ama benim hiç ağrım olmadı. Geçen hafta kayaktaydık ben de kar sapanı yaptım. Kızım Maya da çok hoşlandı. Uzun süredir de kaymamıştım yine bacakların çok ağrıyacak dediler ama bende bir şey olmadı. Hakikaten ben spor yapmıyor olmasaydım hele ki belirli yaştan sonra türlü sıkıntılar oluşuyor. O yüzden ona olabildiği kadar iyi bakmak gerekiyor; kondisyon tutmak gerekiyor; vücudu güçlendirmek gerekiyor. Vücuda iyi bakmak lazım zamanla birlikte hepsi güç kaybediyor. Bilinçli bir şekilde spor yapmak gerekiyor. İyi beslenmek çok önemli. Çok dikkat ederim. Yediğin içtiğin çok önemli. Protein ağırlıklı beslenirim. Şekerli şeyler sevmiyorum. Küçük porsiyonlarda tüketiyorum her şeyi. Dengeli ve sağlıklı besleniyorum.

Son dönemde yapımcılığını Görkem Uludüz ve yönetmenliğini Onur Öktem in yaptığı özel bir sinema filminde yer aldınız. Nasıl bir duyguydu bunu sizden dinlemek isteriz?

Bir belgesel çekiliyor çok özel bir isim Atatürk için. Hepimiz için çok değerli kelimelerle ifade etmek ne kadar zor. Atatürk’ün hayatımızdaki yeri ve önemi .. Atamızın anlatıldığı bir projede yer almak büyük bir mutluluk. Çünkü benim kahramanım hepimizin olduğu gibi Atatürk. Yeri doldurulmaz çok özel. Şu an da bu röportajı bile yapabiliyorsak onun ve silah arkadaşlarının sayesinde orada hayatını feda eden insanlar sayesinde, dedelerimiz, atalarımız sayesinde kadınından, çocuğuna hepsine minnettarız. Bu ülke kolay kazanılmadı bunun değerini bilmek gerekiyor bunu hatırlatmak gerekiyor ve hiç unutmamak gerekiyor. Bu anlamda çok güzel ve özel bir proje.

Kesinlikle çok güzel bir proje; çünkü Atamızın hem sanata hem spora olan ilgisi, bakış açısı ve bu anlamda bizlere kattıkları. Aslında bildiğimiz ama daha derinlikli olarak işlenmiş bir sinema filmi belgesel ağırlıklı. Bu özel projede sizin olmanız da çok değerlidir sizin için de.

Ben de çok mutlu oldum. Sevgili Görkem Uludüz ve Onur Öktem ile çalıştık çok güzel bir işti, çok keyif aldım içinde olmaktan.

Peki, bundan sonrası için arzu ettiğiniz planladığınız ya da kafanızda kurguladığınız projeler var mı ya da şöyle bir çalışma yapmak isterdim diyebileceğiniz başka bir iş?

Açıkçası illaki şöyle bir proje olsun diyebileceğim bir şey yok. Tamamen zamanlamaya ve o anki hissiyatıma bağlı.

Mesela televizyon ağırlıklı çalışmalar mı devam edecek?

Evet, televizyon ağırlıklı devam eder. Her zaman sunuculuk yapmayı çok sevdim insanlara bilgi aktarabilecek nitelikli programlar sunmayı çok isterim. Onun dışında yine yaptığım işlerim var sunuculuklar var onlara devam edebilirim. Ailemle vakit geçirmek benim için en önemlisi. Her şeyden önce mutlu, huzurlu bir hayat sürebilmek genel anlamda; inşallah da böyle olur diye ümit ediyorum. Çocuğumla kocamla mutlu, işinin başında, ailemle huzurlu bir hayat düşünüyorum işin açıkçası ve bu minnoşlarla tabii ki.

Sevgili Nefise Karatay çok keyifli bir söyleşiydi sizden son birkaç cümle rica edeceğim içinizden geldiği gibi mesaj olarak da verebilirsiniz, hayat mottonuzu da söyleyebilirsiniz ne isterseniz.

Hayat mottom, huzur ve mutluluk üzerine kurulu. Tabii ki kariyer de çok önemli hepsini bir arada götürebilmek dengede olabilmek çok önemli. Her şeyin dengesini bulmak lazım. Hayvanları sevelim koruyalım onların ağzı var dili yok. Verirsek yiyorlar vermezsek yemiyorlar ve bize çok muhtaçlar. Onlara olabildiği kadar faydamızın dokunması gerekiyor. Ve bu hayvanlara kabahatlerin artık kanunlarla sınırlandırılması gerekiyor bu çok önemli. Bir sürü suç işleniyor; hayvana bir sürü eziyet ediliyor. Karşılığı, hiçbir cezası yok… O da can ve bunun önüne geçmek gerekiyor.

Kanunlarda şu an oluşturuldu ama daha güçlü ve doğru uygulanması gerekiyor. Cezaların da daha ağırlaştırılması gerekiyor.

Evet, medeniyetin de gerekliliğidir aslında medeni ülkelerde olması gerekendir. İnşallah tek temennim bunlar olur diye düşünüyorum.

Çok teşekkür ediyorum harika seneleriniz olsun mutlulukla ve huzurla.

Ben teşekkür ediyorum çok sevgiler herkese.

Paylaş