Merhabalar, Yani öyle birilerinin zannettiği gibi, hoop topla köpekleri yolla barı- slına bakarsa- nız bambaşka bir konudan ; yeni yıl ile ilgili umutlarımdan, ve dileklerimden söz edecektim ama geçen hafta yaşananlardan sonra yine kafamda deli sorular, Şimdi malum geçen hafta yine bir pitbull saldırısı haberi duyduk. Bu kez Gaziantep’te bir sitenin bahçesinde iki pitbull cinsi köpeğin saldırısı sonucu küçücük bir çocuk 4 yaşındaki Asiye Ateş ağır yaralandı. Hepimizin içi yandı her zamanki gibi. Her şeyden önce çok çok geçmiş olsun demek istiyorum. Maalesef bu pitbull meselesi biteceğe benzemiyor. Bu konunun uzmanlarının sürekli yaptığı açıklamalar ya dikkate alınmıyor (ki bence aynen öyle oluyor) ya da kimsenin umurunda değil.

Bıkmadan usanmadan bu konuda konuşuyoruz, yazı- yoruz çiziyoruz ama dönüp dönüp aynı yere geliyoruz. Hem insanlar mağdur oluyor hem de zavallı köpekler. Peki tam da bu noktada bu kez Sayın Cumhurbaşkanı Belediyeleri göreve çağırıyor ve “Unutmayalım ki, hay- vanların yeri sokaklar değil barınaklardır.” Şeklinde bir açıklama yapıyor. Ya bu açıklamadan sonra ne oluyor? Tabiiki beklenen son; parklarda uyuyan köpeklerden işe başlanıyor ve ülkenin dört bir yanında köpekler toplanmaya başlıyor. Peki toplanan köpeklere ne oluyor? ; “Barınaklara gön- deriliyorlar muhtemelen ve orada huzur içinde yaşı- yorlar” diye düşünen varsa ben söyleyeyim fena halde yanılıyorsunuz! Önce bizim ülkemizde bu kadar köpeğe yer bulunabilecek sayıda barınak yok. Olanlar zaten tıklım tıklımlar ve büyük çoğunluğunda açlık sefalet kol geziyor. içimde bir sıkıntı..Hem karınları doysun hem hayatları kurtulsun bir durum yok maalesef. Kaldı ki bu dünyanın hiç bir yerinde yok.

Bir kere daha ha- tırlatayım ki avrupada sokaklarda köpek kedi gibi sahipsiz hayvanların olmayışının tek nedeni toplanıp katlediliyor olmaları. Tabii bu konuda çok işe yarar ve uygulanır ya- salarla sahipli olanları da korudukları gerçeği de ortada. Yani anlayacağınız bu açıklamadan sonra o toplanan hay- vanların büyük bölümü, sırf insanların huzuru kaçmasın diye yine ölüme götürülüyorlar. Neden çünkü onların gücünü istismar eden ahlaksızlar yüzünden zavallı bir ço- cuk daha zarar gördü. Kimse anlamıyor ki, insana zarar veren o zavallı hayvanlar değil, insana zarar veren o hay- vanların gücünü istismar eden ahlak yoksunu insanlar. Şimdi tabi aklıma şu geliyor; yeni hayvanları koruma yasasındada 5199 sayılı yasada olduğu gibi ‘Sokak hay- vanlarının tedavileri sonrası öncelikle alındıkları yere bı- rakılmaları esastır’ deniliyor ama 5199 sayılı yasanın bir de maddenin ne şekilde uygulanacağını anlatan uygulama yönetmeliği var ve orada zorunluluk olarak tanımlanıyor bu uygulama. Hatta bununla ilgili Bakanlık genelge de yayımlamıştı. Bunda da hayvanın alındığı ortamdan kasıt, alındığı sokaktır demişti. Çünkü bazı Belediyeler alındığı ortamdan kastı ilçe sınırları, kimisi mahalle sınırları oldu- ğunu söylüyordu.

Şimdi uygulama yönetmeliği de orta- dan kalkmış görünüyor ve bu kanunsal düzenlemeyle yeni bir uygulama yönetmeliğine gidileceği için bu risk tekrar açık hale getirildi. Dolayısıyla, kafa karıştıran nokta şu: Kamu kurumları doğal yaşam parklarını niye kurar? Kurduğun bu yaşam alanına hangi hayvanı götüreceksin? Yani hayvanlar toplanıp buralara gönderilebilir mi? De- dim ya kafamda deli sorular.. Açıkçası yine de “Cumhurbaşkanı kanunla kazanılmış haklar konusunda konuşurken biraz daha özenli ve bilgili olmak zorunda diye düşünüyorum. Ama öyle sanıyorum ki danışmanları ya yanlış yönlendiriyorlar ya da yanlış bilgi veriyorlar. Cumhurbaşkanı, ‘Barınaklar kurulsun, hayvan- lara faydası olsun’’ diyor.

Hayvanları koruma kanununun 6. maddesi de ‘Sokak hayvanları belediyeler tarafından kısırlaştırılır, aşılanıp tekrar alındıkları yere bırakılır’ diyor. Türkiye’de 1389 belediye var ama barınağı olan kısırlaş- tırma ve tedavi yapılabilen 300 belediye var. 1089 bele- diyede bakımevi ve veteriner hekim yok. Hayvanları ya öldürüyorlar ya da komşu ilçelere gönderiyorlar. Sorarsa- nız yeni yasayla belediyelere de bu konuda yükümlülükler getirildiği söyleniyor ancak maalesef belediyelerin büyük bir bölümü bu sorunu onları öldürerek halletmek için fırsat kolluyorlar. Çoğu belediye bakımevi kurmadığı gibi sokak hayvanlarıyla ilgili bir çalışma bile yapmıyor maalesef. Tüm bunlar neden biliyor musunuz? Çünkü muhteme- len o hayvanları canlı sınıfında bile görmüyorlar. İşte işin en can yakıcı kısmı da burası aslında... Kim bilir kaç kez dillendirdiğim kadim bir dostluk var oysa, üstelik onları var edip binlerce yıl her türlü işimizde kullandıktan sonra şim- di sokaklarımızda olmaları bizi rahatsız ediyor. Oysa onlar bize gelin buraya sokak yapın falan demedi.. Kendimiz ya- pıyoruz, kendi yaptığımızdan yine kendimiz rahatsız olup faturayı başkalarına kesiyoruz. İnanılır gibi değil! Peki ne yapmalıyız? İş sonunda dönüp dolaşıp buraya geli- yor.

Sanıyorum şu ana dek ne yaptıysak büyük bir özveriy- le yapmaya devam etmeliyiz. Elbette bir taraftan sokakta muhtaç olan her canlıya yardım eli uzatmalıyız ama bunun yeterli olmadığını, bu zavallı hayvanları korumanın ve belki de kurtarmanın en önemli yolunun kısırlaştırma olduğunu unutmamalıyız. Bir sokak hayvanını en az beslemek kadar kısırlaştırmanın da ona büyük yardımı olacağının farkında olmalı ve buna elimizden geldiğince aracılık etmeliyiz. Bu- nun dışında da bu duyarsız kitleden kaç kişiyi daha duyarlı hale getirmeyi başarır sesimizi duyurabilir, duyulan sesi- mizin anlaşılmasını sağlayabilirsek, onların geleceğini de o kadar garantiye almış oluruz. Ben yine hayvan gücünü istismar eden o insan ziyanlıkları yüzünden mağdur olan herkese büyük geçmiş olsun di- yorum. Ama yine hatırlatmak istiyorum; sorunun çözümü onları tecrit etmek, ölüme terketmek ya da doğrudan öl- dürmek, kısacası yok etmekten değil yaşatmaktan ve birlik- te yaşamanın yolunu bulmaktan geçiyor. Her canlının eşit derecede yaşam hakkı olduğunu asla unutmadan... Umuyorum 2022 her anlamda çok daha iyi, barış ve hu- zur dolu bir yıl olur. 4P1K ailesi adına,tüm okurlarımızın yeni yılını kutluyorum.

Dosttan dosta sevgiyle...

Editör

Paylaş